Page 65 - SHMA 18. Sayı
P. 65

İnsanoğlu dünyanın oluşumundan sonra uzak ana ve        ortalama bir insana özgü değer taşımalıdır. Tabii ki
          atalarından başlayarak evrende hep aşkın, sevdanın      genlerimizle getirdiğimiz ilkel benlik düzeyimizde
          sırrını araştırma peşine koyulmuştur. Yaşamın tüm       vahşi yanımızı törpülememiz kaçınılmazdır. Şu da bir
          engellere karşı nasıl milyonlarca yıldır devam ettiğini  gerçek ki insan ne kadar modern çağı yaşıyor
          merak etmiştir. Aşkın, sevdanın ve sevginin sırrı       olduğunu düşünse de geçmişe göre barbarlık çağına
          canda, insanda. O sırra ulaşan nice insan bedenen       göre daha bir acımasız. Hem kendi türüne hem
          olmasa da ruhen, sözleri gökyüzünde asılı olarak        hayvanlar hem de bitkiler alemine. Yani tüm evrene
          aramızdadır. Sırra ulaşmak zaman, mekân ve statü        karşı sorumsuzluk abidesi gibi yükselmektedir insan.
          tanımaz. Nerede, ne zaman sırra erişeceğine insan       Aslında bu, insanın acizlikten ve korku
          karar veremez.                                          imparatorluğundan öteye de gitmediğini
                                                                  göstermektedir.
          Yaşamı değerli kılan karşısındakinin yaşamına saygı
          göstermek ve yaşamın en gizemli yanı aşkın, sevginin    Yaşam, sevgi, aşk ve üretimle anlamlıdır. Çünkü,
          sarmaşıklar gibi boyatmasına izin verip emek            bunlar insanı mutlu eder. Onlarla gülümseriz, onlarla
          harcamaktır. Yaşam insana dair tüm duyguları            sever ve seviliriz. Aksi yaşamı çirkinleştirir, göç eyler
          şifrelemiş bulunmaktadır. Önemli olan bu şifreleri      ruhumuz; bedenen dünyada bir yerler kaplayan boş
          yerinde, zamanında kullanabilmektir. Bunu insan her     çuvallar gibi dolaşırız. Oysa ona buna boş verip bu
          zaman başarabilir mi? Kimi zaman da başaramaz.          yola baş vermek gerek; insan onuruna yakışır
          İşte şifrelerini çözüp yarar-zarar açısından olduğu     bedenler olarak dik durmak gerek. İnsan yaşama
          kadar deneyim dediğimiz zafiyetimizi de ortaya          umut ettiği ve ürettiği sürece bağlanır. Ne mutlu ki
          çıkartan süreci yaşamak da bir o kadar insani           insan olmuşuz, insanlık dalında açan renkli güller gibi
          yanımızdır. Bir yanımız aşk, sevgi diğer yanımız kin,   doğmuşuz... (30.07.2008 Kırıkkale)
          öfke. Yaşamın sırrına ulaşıp aşk ve sevgiye ulaşmak












































                        SAYFA 64 • SOSYAL HİZMET MAGAZİN • DENEME YAZISI • ARALIK 2022
   60   61   62   63   64   65   66