Page 38 - SHMA 17. Sayı
P. 38

Son bölüm ise Yrd. Doç. Dr. Osman Nuri Yıldırım’ın        Yıldırım, kendi yolculuğunu tarım devriminden
         üniversitede öğretim üyeliği yaptığı yıllara götürüyor    başlatıyor ve dijital dönüşümü yaşadığımız günümüze
         okuru. Yıldırım, üniversitede de bulunduğu yapıyı         kadar olan büyük bir hikaye sunuyor okura. Yaklaşık
         sorgulayan tavrını koruyor. Bu kişilik özelliğinden       6000 yılı içeren bir maceranın bir ömre ve bir kitabın
         dolayı görev yaptığı üniversitede yönetimle çeşitli       sayfalarına nasıl sığdığına şahit oluyoruz. Her bilinçli
         sürtüşmeler yaşıyor ve yaşanan olayları sözünü            insanın topluma karşı bir görevi olduğu düşüncesiyle
         sakınmadan aktarıyor.                                     anılarını kaleme alan Yıldırım, okurlar için 80 yıllık bir
                                                                   kayıt bırakıyor.




           “O devirde çocuklar okula yazdırılırken nüfus
           cüzdanı sorulmuyordu. Sorulsa da çocukların               “İsveç’i  tek  bir  sözcükle  nasıl  anlatırsınız?
           nüfus  cüzdanı  yoktu  ki….  Ancak  ilkokul               sorusunun yanıtı, bana göre ‘örgütlü toplum’
           biteceği  zaman  nüfus  cüzdanı  çıkarmak                 olur,   sanırım.     İsveç’teki   sivil   toplum
           gereği  duyuluyordu,  o  da  öğretmen  isterse!           örgütlerindeki     insan     sayısının     İsveç

           Benimki de öyle olmuş ve diploma alınacağı                nüfusunun  birkaç  katı  olduğu  herkesçe
           zaman  nüfus  cüzdanı  çıkartılmış.  Tabi  ki             bilinir…  İnsana  verilen  değer,  vatandaşlık
           nüfus  cüzdanına  ve  diplomaya  fotoğraf                 bilinci,  sorumluluk  duygusu,  ancak  uygar
           gerekiyor.  Güzelsu’da  bir  öğretmen  resmimi            toplumların  örgütlenmesi  sayesinde  yerini
           çekti  ve  böylelikle  ilk  defa  yüzümü  gördüm.         bulmuş ve amacına ulaşmıştır.” s.529, 531
           Ben  daha  önce  hiç  yüzümü  germemiştim.
           Çünkü köyde ayna yoktu. Yüzümüzü durgun
           suya  bakarak  veya  gaz  lambası  asacağının
           arkasındaki  parlak  metalde  görebiliyorduk”
           s.162








































                SAYFA 37 • SOSYAL HİZMET MAGAZİN • DÜŞÜNCE KİTAPLIĞI • EYLÜL 2022 • 17. SAYI
   33   34   35   36   37   38   39   40   41   42   43